ADIYAMAN İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ BASIN BİLDİRİSİ
Her yıl 07-13
Ocak tarihleri arası “Verem Savaş Eğitim ve Propaganda Haftası” dır, çeşitli etkinliklerle
toplumun verem konusunda bilgilendirilmesi ve bu hastalığa tüm kesimlerin
dikkatinin çekilmesi amaçlanmaktadır.
Verem,“Mycobacterium tuberculosis” isimli basilin
oluşturduğu, tüm organları tutabilen, bulaşıcı ve tedavi edilmezse ölümle
sonuçlanabilen bir hastalıktır.
Verem dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam
etmektedir. Dünya nüfusunun üçte biri verem basili ile enfektedir. (vücuduna
basil almıştır).Verem basili ile enfekte olanların %10’unun yaşamlarının bir
döneminde verem hastası olma ihtimali vardır.
Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir.
Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Verem,
tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların aksırma, öksürme ve
konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile
bulaşır. Hastalar tarafından; konuşma ile 0-210 damlacık, öksürme ile 0-3.500
damlacık, hapşırma ile 4.500-1.000.000 damlacık çıkarılır. Bu nedenle,
hastaların öksürme ve hapşırma sırasında ağızlarını mendille kapatmaları
gerekmektedir.
Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte eder.
Bunların %90’ ı enfekte olarak kalmaya devam eder. %5 ‘i ,1-2 yıl içinde
aktif verem hastası olur. %5 ‘i de, ilk 2 yıldan sonra hayatının herhangi bir
döneminde, genellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde, verem
hastası olur.
Verem hastalığının belirtileri; 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece
terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan
tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır. Bu nedenle, iki-üç hafta veya
daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes en yakın sağlık kuruluşuna
başvurmalıdır.
Verem hastalığının tanısı; balgamın mikroskopla incelenmesi, balgam kültürü ve
akciğer grafisi ile konulur. Bugün var olan ilaçlarla verem hastalarının hemen
hemen hepsi başarı ile tedavi edilebilmektedir. Ülkemizde verem ilaçları verem savaşı
dispanserlerinde ücretsiz olarak verilmektedir. Dört veya beş
ilaçla 6-9 ay süre ile tedavi verilmektedir. İlaçların düzenli kullanılması
esastır. İlaçların bir gün bile aksatılmaması gereklidir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği, de 2006 yılından beri uygulanan “Doğrudan
Gözetimli Tedavi” (DGT) tüberkülozlu hastaların her doz ilacının her doz
ilacının her gün bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından
hastaya verilmesini bu durumun kaydedilmesini esas almaktadır.
Verem hastaları ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre (6-9 ay)
kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara direnç kazanabilir. Verem hastalarının
yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar mutlaka verem savaşı
dispanserlerine başvurarak muayene olmalıdır. Hasta yakınlarının
taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Temaslı
muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenler tedavi edilir. Hasta olmayan
fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir.
İlaç direnci olması, verem tedavisinin en
önemli sorunudur. Özellikle “çok ilaca
dirençli tüberküloz” (ÇİD-TB) tedavisi daha çok ilaçla, daha uzun süren bir
hastalıktır; bu nedenle zordur. Son yıllarda ortaya çıkan ve dirençli
tüberkülozda kullanılan ilaçlara da mikrobun direnç kazanması ile oluşan
“yaygın ilaç dirençli tüberküloz” (YİD-TB) ise tedavisi çok daha zor bir
hastalıktır; bu hastalığın ortaya çıkışı dünyada korku yaratmaktadır. İlaç
direnci olan hastaların eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yüksek oranda olması
ülkemizi de etkilemektedir. Bu ülkelerden gelen tüberküloz hastaları, ÇİD-TB ya
da YİD-TB olabilmektedir.
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolu verem hastalarının erken
teşhisi ve başarılı tedavisidir.
Hastaların yaşadığı
ekonomik sorunlar, sosyal dışlanmışlık ve yaşamlarını zorlaştıran diğer
unsurlar önemlidir. Beslenme, barınma ve düzenli iş bulmada sorunlar yaşayan
hastalarımız vardır. Tümüyle tedavi edilen bir hastalıkta bu çağda damgalanma
ve dışlanma olmamalıdır.
Sürekli ve disiplinli verem savaşı için, merkezi bir yönetici birim
olmalıdır. Yeterli bütçe ve merkezi ilaç alımı olmalıdır. Bugünkü gibi ücretsiz
tanı, ilaç, tedavi, takip, temaslı muayenesi ve koruyucu tedavi olmalıdır.
Bütün bu çalışmaları yürütmek için verem hastalığını bilen ve bu konuda
deneyimli verem savaşı dispanserlerinin varlığı hayati önemdedir. Bu konuda
çalışan personelin sürekli, eğitimli ve yeterli ekonomik destekle motive
çalışması gereklidir.
Bu hafta boyunca,
ilimiz genelindeki sağlık kuruluşlarımız tarafından halkımızın sağlık eğitimine
yönelik olarak çeşitli eğitim toplantıları düzenlenecek ve tüberküloz (verem)
hastalığı ile ilgili afiş ve broşürler il genelinde topluma dağıtılacaktır.
Ayrıca bu hafta boyunca il genelindeki sağlık kuruluşlarımızda görevli sağlık
personeli tarafından ilköğretim okullarında tüberküloz (verem) hastalığı ve
korunma yollarına ilişkin olarak eğitim programları uygulanacak, bu sayede
toplum duyarlılığı artırılmaya çalışılacaktır. Öğrenci yurtları ve cezaevi gibi
toplu yaşam alanlarında gerçekleştirilecek konferanslar ile tüberküloz (verem)
hastalığının görülme sıklığının azaltılmasına çalışılacaktır. Yapılacak olan
radyo/televizyon programları ve basın haberleri yoluyla da bu hastalıkla olan
mücadelede toplum katılımı sağlanmaya çalışılacaktır.
BULUNDUĞUNUZ
ORTAMI SIK SIK HAVALANDIRIN.
SIK SIK
ELLERİNİZİ YIKAYIN.
SİGARA
İÇMEYİN, YANINIZDA İÇİLMESİNE İZİN VERMEYİN.
DÜZENLİ VE
DENGELİ BESLENİN.
ÖKSÜRÜRKEN VEYA AKSIRIRKEN
BİR MENDİLLE AĞZINIZI KAPATIN.
Uzm. Dr. Erdoğan ÖZ
İl
Sağlık Müdürü